“Rabbin, yolundan sapanları en iyi bilir. O, doğru yolda olanları da en iyi bilendir.” – Nahl, 126

Allah-ü Teala, elçisi Muhammed’e (sav), insanları Allah’a hikmetle çağırmasını emreder.

İbn Cerir et-Taberi der ki; “O, Allah’ın ona indirmiş olduğu kitap ve sünnettir”. Yani Allah’ın baskınından sakınmaları için onlara insanların başına gelen felaket ve musibetleri hatırlat. Rabbinin yoluna hikmetle ve güzel öğütle devam et. Onlarla en güzel şekilde tartış. Muhakkak ki Allah-ü Teala; “onlarla en güzel şekilde tartış” buyurur. Onlardan münazara ve mücadeleye ihtiyaç duyan olursa, bu güzel bir şekilde, yumuşaklılıkla ve güzel bir hitap ile olsun. Nitekim Allah-ü Teala; “içlerinde zulmedenler bir yana, ehl-i kitap ile en güzel şekilde mücadele edin” (Ankebut, 46) buyurmaktadır.

“Firavun’a gidin. Çünkü o, iyiden iyiye azdı”. – Taha, 43

Ayrıca Firavun’a gönderdiğinde Musa (asm) ve Harun (asm)’a şöyle emretmişti: “Ve ona yumuşak söz söyleyin. Belki nasihat dinler veya Allah’tan korkar”. – Taha, 44

Allah-ü Teala, Firavun gibi haddi aşan, azgınlıkta sınır tanımayan, ben buraların Rabbi ve İlahıyım deme cüretini gösteren bir zata bile yumuşak davranılmasını ve tatlı söz söylenmesini istemiştir. Şiddetle hitap, hak sözü kabule mani olur; muhatabın kızgınlığını, inadını, kibrini arttırabilir. Davetçilerin görevi tam bir yumuşaklılıkla muhatabına öğüt vermektir.

İslam davası için Yesrib’e (Medine) hicret eden ve bir sene sonra Resulullah (asm)’a “gel ey Allah’ın Resûlü, Yesrib hazırdır” diyen Musab (ra) bunu nasıl başarmıştı? Gelin Mus’ab’ın hayatından onun insanlara yaklaşımını bir okuyalım;

Mus’ab bin Umeyr, Medîne’de Es’ad bin Zürâre’nin evinde Kur’ân-ı kerîm öğretiyor ve İslâmiyet’i anlatıyordu. Onun bu hizmetiyle Medîne’de çok kimse Müslüman oldu. Medîne’de bulunan kabîle reîslerinden Sa’d bin Muâz, Üseyd bin Hudayr henüz Müslüman olmamışlardı. Bunların durumu çevreyi etkiliyor, İslâmiyet’in hızla yayılmasını engelliyordu.

Bir gün Mus’ab bin Umeyr, bir bahçede, etrâfında bulunan Müslümanlara dîni anlatıyor, sohbet ediyordu. Bu sırada Evs kabîlesinin reîslerinden olan Üseyd, elinde mızrağı olduğu hâlde hiddetli bir şekilde gelip, şöyle konuşmaya başladı:

Siz bize niçin geldiniz, insanları aldatıyorsunuz? Hayâtınızdan olmak istemiyorsanız buradan derhâl ayrılın!

Onun bu taşkın hâlini gören Mus’ab bin Umeyr;

– Hele biraz otur! Sözümüzü dinle. Maksadımızı anla, beğenirsen kabûl edersin. Yoksa engel olursun, diyerek gâyet yumuşak ve nâzik bir şekilde karşılık verdi.

Üseyd sâkinleşip;

– Doğru söyledin, dedi ve mızrağını yere saplayarak oturdu.

Mus’ab bin Umeyr ona İslâmiyet’i anlattı ve Kur’ân-ı kerîm okudu. Kur’ân-ı kerîmin eşsiz belâgatı ve tatlı üslûbunu işiten Üseyd kendini tutamayıp;

– Bu ne kadar güzel, ne kadar iyi bir sözdür. Bu dîne girmek için ne yapmalı, diye sordu.

Güzel yüzlü, tatlı dilli öğretmen cevap verdi:

– Lâ ilâhe illallah Muhammedün resûlullah demek kâfidir.

Mus’ab bin Umeyr’in, bu sözü üzerine Kelime-i şehâdeti söyleyip Müslüman olan Üseyd, sevincinden yerinde duramadı ve:

– Ben gidip arkadaşlarıma da anlatayım, diyerek ayrıldı.

Evs kabîlesinin reîsi Sa’d bin Muâz’ın ve kabîlesinin yanına varınca, Müslüman olduğunu söyledi.

Bunu gören Sa’d şaşırarak hiddetlendi ve Mus’ab bin Umeyr’in yanına koştu. Yanına varınca sert ve kızgın bir tavırla konuşmaya başladı.

Mus’ab bir Umeyr, ona da gâyet yumuşak konuştu ve oturup biraz dinlemesini söyledi. Sa’d, bu nâzik konuşma karşısında yumuşayıp oturdu ve konuşulanları dinlemeye başladı.

Mus’ab bin Umeyr, ona da İslâmiyet’i anlattı ve Kur’ân-ı kerîmden bir miktâr okudu. Kur’ân-ı kerîm okunurken Sa’d’ın yüzü birden bire değişiverdi. O da orada Müslüman oldu. Kendinde duyduğu üstün bir hâlin ve râhatlığın şevkiyle derhâl kavminin yanına gidip onlara şöyle dedi:

– Ey kavmim beni nasıl biliyorsunuz?

Sen bizim büyüğümüz ve üstünümüzsün.

– Öyle ise Allah’a ve Resûlüne îmân etmelisiniz… Îmân etmedikçe sizin erkek ve kadınlarınızla konuşmak bana harâm olsun.

Bunun üzerine kavmi hep birden İslâmiyeti kabûl etti. O gün kabîlesinden îmân etmedik kimse kalmadı.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here